Bırakamıyorum..
Vazgeçemiyorum..
Değişemiyorum...
En iyisini hak ettiğimiz yalanına bizi kim inandırdı? Hangi kalabalığın ardından sadece iyi hissedebilmek pahasına koştuk? Neyin bedelini neyle ödedik?
Bir öğretmeni, lideri, guruyu sorgulamadan takip ederken onların bizden daha kötü olduğunu fark ettiğimiz zamanlar oldu mu hiç? Yaşamı anlatanlar değil yaşayanlardır takip edilmesi gereken..
Güzel düşün ki güzel olsun, düşündüğün şeyi kendine çekersin diye diye sahte bir dünyanın içine hapsettiler bizi.Sürekli hareket eden ama eyleme geçemeyen lnsanlara dönüştük.
Eyleyemiyoruz, kendimizi kendimizden kurtaramıyoruz bir türlü. Çevrelendik...
Nasılsın dediklerinde iyiyiz dedik, çok kötüydük oysa..
Dokunsak ağlayacakken kahkahalarla doldu soframız..
Ertelediğimiz her şeyde,
aman ayıp olmasın deyip söyleyemediğimiz her sözde, kendimizi sıfıra alıp başkasını yücelttiğimiz her yerde, kendimizden nefret ettik ama 'kendimi seviyorum'lardan yama yaptık yaralarımıza...
Kabul edelim... kendi arkamızda durduğumuz her an suçlanacağız, hayır dediğimiz her durumda bizden sevgisini çekecek insanlar olacak. Ne mutlu reddedildiğimiz, onaylanmadığımız ve hatta insanları hayal kırıklığına uğrattığımız o anlara !
Öğüt verenlerden bıktım. Kendimi öğüt verirken bulduğum anlardan da...
Ders verip kendi sınıfta kalan akıl hocalarından bıktım.. akıl verip yaşayamadığım zamanlardan da..
"Buraya girmek yasaktır" dediğim o bahçe benim...
Ellerim kanlıysa eğer çiçeklerimi kırmızaya boyar, kalbimi maviye çalan gökyüzüne uzatırım.. kıyafetlerimi çıkartıp yalın ayak yürürüm o patikada..
Kim bilir, belki de;
Yazıyorum yaşamadığım için..
Yaşıyorum yazdığım için..
Comments